ULUSAL BELGESEL YARIŞMASI FİLMLERİ
39. İstanbul Film Festivali kapsamında çevrimiçi olarak izleyip tek tek instagram'da paylaştığım belgesel film yorumlarını toplu olarak bu yazıda bulabilirsiniz...
GÖBEKLİTEPE İNSANLARI
-Göbeklitepe nasıl ortaya çıktı?
-Yöre insanının Göbeklitepe’nin günyüzüne çıkmasına katkıları oldu mu?
-Göbeklitepe tanınmadan önce yöre insanının maddi ve manevi dünyasında bir karşılığı var mıydı?
-Göbeklitepe’nin ilk kazı çalışmaları döneminden bugüne kadar yöre insanının hayatlarında ve inanç dünyalarında bir değişim etkisi yarattı mı?
-Yoksa yöre insanı Göbeklitepe’de olup bitenden bihaber mi?
Bu ve benzer soruların cevabını Mahmut Yıldız, Veysi Yıldız, Ayşe Teyze, Bakır Kaçar, Tarık Yıldız ve Nuri Bahçe gibi yöre sakinlerinde arayan Harran Üniversitesi Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sedat Benek'in senaryosunu yazıp yönettiği Göbeklitepe Sakinleri, soruların cevaplarını “Bereket Tanrısı” heykelinin bulunmasından (1986) günümüze (2019) ilk kazı çalışmalarında işçi ve sonrasında da bekçi olarak çalışan, Göbeklitepe’nin içinde bulunduğu arazi sahiplerinden 65 yaşındaki Mahmut Yıldız’ın yaşamı üzerinden anlatıyor.
Hem kafamızdaki soruların bir kısmına cevap vermesi, hem yöre halkının düşüncelerini anlamamıza imkan sağlaması; hem de büyüleyici Göbeklitepe'yi bize bir kez daha hatırlatması açısından hoş bir belgesel olmuş, tebrik ederim.
En az film kadar güzel olan müziklerin bilgilerine film kredilerinde/afişte/tanıtımlarda yer verilmemiş olması ise hem üzücü, hem de katkıda bulunan/emek veren müzisyenler adına hoş olmayan bir unsur olmuş. Gözden kaçan bu detayın düzeltilmesi umuduyla...
MUHAMMED ALİ
Nursen Çetin Köreken ile Ümit Köreken'in senaryosunu yazıp yönettikleri Türkiye-Almanya ortak yapımı Muhammed Ali, en büyük hayali bir gün yürüyebilmek olan sağır ve yürüme engelli bir genç olan Muhammed Ali'nin gözlem altında olduğu doktorun ameliyatın daha büyük sorunlara neden olabileceğini söyleyerek yüzme tavsiyesi üzerine kendine madalya kazandıran yüzme eğitimi sürecini anlatıyor. Son derece yürek burkan öykü, gereksiz biçimde durağan bir dille aktarıldığı ve 'ezberlenmiş replikler'in inandırıcılıktan uzak olması nedeniyle bana belgesel tadı veremedi. Bir belgeselden ziyade kurmaca kısa film tadında olan filmde sadece Muhammed Ali ve ailesinin yaşadıklarına üzüldüm, o kadar... Kendilerini 'oynayan' Muhammed Ali Çimen, Ümmü Akman ve Cenk Utkuoğlu'nun (ve filmde görünen diğer tüm karakterlerin) performansları maalesef doğal olmaktan çok uzak...
KADINLAR ÜLKESİ
Şirin Bahar Demirel'in senaryosunu yazıp yönettiği, yapımcılığını ve görüntü yönetmenliğini üstlendiği Kadınlar Ülkesi'ni ele aldığı konuyu sadece iki kadın üzerinden kısıtlı bir çerçevede anlatması nedeniyle sevemedim. Ele aldığı sorular hepimizin karşısına yüzlerce kez çıkmış, üzerinde düşündüğümüz sorular:
-Ev, neresidir?
-Ev, sağlam, koruyucu ve kalıcı mıdır yoksa geçici ve soyut mudur?
-Ev, gittiğimiz her yere bizimle gelen bir hissiyat mıdır?
Kendisi de Türkiye’den ABD’ye Florida'ya taşınan bir yönetmenin kişisel sorgulaması üzerinden ilerlerken Suriye’deki savaş yüzünden evlerinden kalkıp Florida’ya yerleşen Fatima ve Huda'nın anlatılarını izleyen bir yapım Kadınlar Ülkesi...
Fatima ve Huda'nın çevrelerine alışmaya çalışırken ülkelerine, 'ev'lerine duydukları özlemi anlatan film belgeselden ziyade amatör bir kameramanın şahsi sohbet kayıtları gibi okunabilir.
Filmin Ödülleri:
2019 Antalya En İyi Belgesel/Best Documentary
THE PAGEANT/MISS HOLOKOST SURVIVOR
39. İstanbul Film Festivali, Ulusal Belgesel Yarışması kapsamında ilginç bir biçimde, tam üç ayrı yapımda imzası bulunan Eytan İpeker'in Türkiye-Fransa-İsrail ortak yapımı The Pageant/Miss Holokost Survivor; İsrail/Hayfa’da, Nazi Soykırımından kurtulan kadınlar arasında 2011'den bu yana düzenlenen güzellik yarışmasını merkeze alıyor. İsrail’de sağcı hükümetin politikalarını destekleyen bir kurumun sponsorluğu nedeniyle, hepsi korkunç bir dönemden ve inanılmaz acıların içinden geçmiş, seksenine merdiven dayamış kadınların katıldıkları 'sembolik' yarışmanın manipüle edilerek bir 'gösteriye' dönüştürülmesini görmek çok üzücü... Oysa farklı yaklaşılsa daha etkileyici bir film kotarılabilirdi...
AH GÖZEL İSTANBUL
Zeynep Dadak'ın senaryosunu yazıp yönettiği Türkiye-Almanya ortak yapımı Ah Gözel İstanbul'un başarılı görüntü yönetimi Florent Herry'ye ait. Özgün müzik Erdem Helvacıoğlu, kurgu ise bir başka belgesel Miss Holokost Survivor'ın yönetmeni olan Eytan İpeker imzalı... İstanbul doğumlu Ermeni entelektüel Eremya Çelebi Kömürciyan’ın 17. yüzyılda yazdığı seyahatnameden esinlenerek Kömürciyan’ın üç yüz yıllık rotasının izini bugünün İstanbul’unda süren Ah Gözel İstanbul, yazarın zamanının ötesindeki üslubunu izleyiciye görsel bir seyahatname şeklinde sunuyor. Kömürciyan’ın “kamera gözünü” bugünün İstanbul’una çeviren Dadak, güzel şehrimizin çok yönlü görsel tarihini keşfetmemiz için yeni ve farklı bir bakış açısı sunuyor. Filmin sürprizi ise Aykut Sezgi Mengi'ye Cemal Kafadar eşlik ediyor.
Filmin Ödülleri:
2020 İstanbul Mansiyon
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde geçen Maddenin Halleri, doktor, hemşire ve tüm sağlık çalışanlarının gündelik hayatlarına, hastanenin koridorlarına, eskimiş binalarına odaklanırken ölümü hafifletmeye çalışan bir mizah tutturmaya çalışıyor ancak ne hastanenin bilinmeyen yüzünü, ne de mizahı yansıtmakta başarılı olamıyor. Birkaç önemli 'an' dışında hastanenin karanlık koridorlarını dakikalarca gezdirmekten, doktorları tepesinde kamerayla anlamsızca takip etmekten imtina etmeyen Deniz Tortum'un senaryosunu yazıp yönettiği Maddenin Halleri'nin aldığı ödülleri, başta kuvvetli PR çalışmasına ve maalesef takındığı politik yaklaşıma bağlıyorum, aksi takdirde bu yapımın böylesi ses getirmesi ve ödüller kazanması mümkün olmazdı, olamazdı... Gönül, daha tarafsız bir bakışla doktor odalarını, ameliyathaneleri ve görme şansımız olmayan hastane köşelerini keşfederek farklı bir şeyler öğrenebilmeyi dilerdi...
Filmin Ödülleri:
2020 İstanbul En İyi Belgesel
2020 Antalya En İyi Belgesel
ATIK SÖZLÜĞÜ/TANIMLARIN VE İMAJLARIN GERİ DÖNÜŞÜMÜ
Alper Şen'in yönetip kurgusunu yaptığı, senaryosu Artık İşler Video Kolektifi'ne ait Atık Sözlüğü: Tanımların Ve İmajların Geri Dönüşümü adlı 1 saat 8 dakikalık belgeselimsi'yi tamamlayabilmek için büyük, çok büyük bir çaba sarf ettim, gerçekten! İstanbul’da geri dönüşümün hikâyesini çöple, çöp toplayıcılarla, ikinci el dükkânlarla anlatma fikri kulağa güzel gelse de (muhtemelen kişilik haklarını korumak adına) bazı sahnelerde konuşan insanları değil de objeleri ve zemini görüyor olmamızla (nedense) Beyoğlu'ndan Ümraniye'ye uzanan yol bana çok uzun ve sıkıcı geldi. Geri dönüşümün/atığın bir başka tanımına dönüşmesini anlatan atık sözlüğü'nü de pek anlamlı bulamadım...
MİMAROĞLU
Serdar Kökçeoğlu'nun yönettiği Türkiye-ABD ortak yapımı belgeseli Mimaroğlu (The Robinsonson Of Manhattan Island)'nun kurgusu, bu seneki Ulusal Belgesel Yarışması'nda üçüncü kez karşımıza çıkan Eytan İpeker'e ait.
60’lı yıllarda Türkiye’den Amerika’ya göç eden elektronik müzik bestecisi İlhan Mimaroğlu ile eşi Güngör Mimaroğlu’nun ayrıksı hikâyesini anlatan bir belgesel Mimaroğlu... Son derece egosantrik, hatta Mozart'ın müzisyenliğini bile beğenmeyip küçümseyecek kadar ukala olduğunu anladığımız İlhan Mimaroğlu’nun tahammülü zor müziklerini dinlemek zorunda kaldığımız Mimaroğlu belgeseli, çiftin kişisel arşivinden yararlanarak ilerlerken Güngör Hanım'ın da çocuğu Rüstem Batum'u ülkemizde annesine bırakarak kendini orada doğmuş biri gibi hissettiği New York'ta yaşadığı dönemin siyah-beyaz görüntüleri eşliğinde ilerliyor. Sanat dünyasından ilgi çekici referanslarla ilerleyen yapımın en iyi yanı, Batum'un annesi ve İlhan hakkında anlattıkları... Seçkide Göbeklitepe Sakinleri dışında en belgesele benzeyen yapımın kırılma noktasını oluşturan Batum'un sert yorumları da olmasa muhtemelen hiç etkilenmezdim...
Filmin Ödülleri:
2020 İstanbul Mansiyon
2020 Antalya Jüri Özel Ödülü
ASFALTIN ALTINDA DERELER VAR!
Kavaklıdere, Hoşdere, Bentderesi, Cevizlidere, İncesu Caddesi…
Her gün Ankara’nın sokak ve caddelerinde yürürken aslında yer altında kalmış derelerin üstünden geçen Ankaralıların aşina olduğu yerler bunlar... Denize kıyısı olmayan Ankara, 1923 yılında genç Cumhuriyetin başkenti ilan edildiğinde kent planında bölgeye hayat verecek başka bir unsur olan dereler göze çarpıyormuş. Maalesef 20. Yüzyılın ilk yarısında kent yeniden inşa edilirken/büyürken kaybolup yitmiş bu dereler... Kaybolan dereleri hatırlayan ve onlara ne olduğunu merak eden, derelerin izini sürmeye devam eden bir grup aktivistin kapsamlı çalışmalarının ürünü olan Yasin Semiz'in yönettiği Asfaltın Altında Dereler Var! belgeseli, Ankara’nın kayıp derelerinin izini sürerken söz konusu derelerin tekrar günyüzüne kavuşturulması için verilen mücadeleye ışık tutuyor. Hepimiz için ama en çok da Ankaralılar için üzücü belgesel, toplumsal hafızamızda yer edecek önemli bir çalışma...
Filmin Ödülleri:
2020 Ankara VEKAM Özel Ödülü
2019 Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali En iyi 3. Belgesel Ödülü
Ulusal Belgesel Yarışması Ödülleri
İstanbul Film Festivali’nin, belgesel sinemayı ve sinemacıları desteklemek amacıyla başlattığı Ulusal Belgesel Yarışması’nda bu yıl 11 film yarıştı. Jürisinde yönetmen Rûken Tekeş, yapımcı-yönetmen Yasin Ali Türkeri ve yönetmen-sanatçı Ezgi Kılınçaslan'ın yer aldığı Ulusal Belgesel Yarışması'nda En İyi Belgesel Ödülü’nü Deniz Tortum’un yönettiği Maddenin Halleri kazandı! Ele aldığı ilginç konuyu iyi anlatamayan, üstelik de politik söylemi açısından sevemediğim filmin bir de 10,000 TL para ödülü ile desteklenmesine aşırı şaşırmış durumdayım. İkili ilişkiler, ajandalar vesaireler... Çoğu başarısız yapımlardan oluşan belgeseller arasında ödül hak eden Serdar Kökçeoğlu'nun yönettiği Mimaroğlu ile Zeynep Dadak’ın yönettiği Ah Gözel İstanbul filmlerine sadece mansiyon verilmesi ise ayrıca üzücü...