39. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ


Bu yıl ilk kez çevrimiçi olarak takip etmek durumunda kaldığımız 39. İstanbul Film Festivali'nin Uluslararası Yarışma bölümünde izleyip instagram'da tek tek paylaştığım yorumları toplu olarak bu yazıda bulabilirsiniz...


MICKEY AND THE BEAR/MICKEY VE AYI

Festivale Mickey And The Bear ile başladım. Camila Morrone, James Badge Dale, Calvin Demba, Ben Rosenfield ve Rebecca Henderson'dan oluşan 5 kişilik minimal kadrosu ve son derece ağır temposuyla ilerle(yeme)yen film, 'kaybeden' bir baba-kız hikâyesi anlatıyor. Irak’taki savaştan sonra topluma uyum sağlayamamış hasta baba ile kendini var etme mücadelesi veren kızının ve çevrelerindeki diğer üç karakterin üzerinden ilerleyen Annabelle Attanasio'nun senaryosunu yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı bağımsız filmi yeni/farklı bir söz söylemediği için pek sevemedim!

Filmin Ödülleri(!):

2019 Boston Bağımsız FF Jüri Büyük Ödülü–Kurmaca

2019 Montclair Gelecek/Şimdi Ödülü

2019 Nantucket Kusursuz Sinemacılık Ödülü

2019 New Hampshire En İyi Kurmaca Film


Атлантида/ATLANTİS

39. İstanbul Film Festivali'nin Uluslararası Yarışma bölümünde yer alan Valentyn Vasyanovych’in yakın gelecekte, savaş sonrası Ukrayna topraklarında geçen bol ödüllü 'stilize' filmi Atlantis'e bayıldım! Savaş sonrası travması yaşayan bir asker ile bölgede gönüllü hizmet veren kadının ilişkisi çerçevesinde bölgedeki ruh hâlini gözlemleyen ve Ukrayna’nın Oscar adayı olan Atlantis, savaşın etkilerinin insanları nasıl dönüştürdüğünü anlatırken izleyiciyi kasvetli alanlarda dolaştırarak umudu arayanlarla tanıştırıyor. Valentyn Vasyanovych'in sabit kamerasıyla muhteşem kompozisyonlar kurguladığı etkileyici film sade dili, başarılı görselliği ve tabii ki savaşın yıkıcılığını düşündürmesiyle belleklerde unutulmayacak bir yer ediniyor. Andriy Rymaruk, Liudmyla Bileka ve Vasyl Antoniak'ın oynadığı Atlantis hem içeriği, hem de biçimselliğiyle çok etkileyici! Bayıldım! 

Filmin Ödülleri:

2020 Tromsö Aurora Ödülü

2019 Venedik En İyi Film–Ufuklar

2019 Tokyo Jüri Özel Ödülü

2019 Minsk Büyük Ödül

2019 Odessa Mansiyon

2019 Les Arcs En İyi Kurmaca

2019 Sevilla En İyi Görüntü

LUXOR

39. İstanbul Film Festivali'nin Uluslararası Yarışma bölümünde yer alan Zeina Durra imzalı Luxor, belki de hayatta izlenebilecek en berbat filmlerden biri! Mısır-İngiltere-BAE ortak yapımı filmin festival tanıtımında anlatılan konuyla yakından uzaktan ilgisi olmadığı gibi konudan bağımsız olarak da son derece başarısız bir film olduğunu söylemek mümkün. Bir İngiliz doktorun yıllar sonra Mısır’ın Luxor şehrine döndüğünde eskiden ilişki yaşadığı arkeologla karşılaşması üzerine kendiyle hesaplaşması anlatılıyor filmde... Tanıtımda "uzun süre akıldan çıkmayan bir performans sergilediği" iddia edilen Andrea Riseborough, (izlediğimiz birçok filmdeki iyi performanslarının aksine) fevkalade silik bir karakteri canlandırırken hiç heyecan uyandırmıyor! Luxor gibi büyüleyici bir şehri bu kadar kötü kullan(amay)an yönetmene ise ne demeli, bilinmez! Karim Saleh, Michael Landes, Sherine Reda, Salima Ikram ve Shahira Fahmy'in oynadığı filmden hiç etkilenmedim!


THE OTHER LAMB/ÖTEKİ KUZU

Yakın zamanda izlediğim 2018 tarihli Twarz (Yüz) filmini çok beğendiğim Polonyalı yönetmen Malgorzata Szumowska'nın 39. İstanbul Film Festivali'nin Uluslararası Yarışma bölümünde yarışan The Other Lamb/Öteki Kuzu filmi son derece etkileyiciydi! İsa'yı andıran lider dışında tamamen kadınlardan oluşan bir tarikatın içinde geçen etkileyici film, her şeyden önce muhteşem sinematografisiyle dikkat çekiyor. Dünyanın geri kalanından izole kadınların bulunduğu tedirgin edici bir atmosferi aktaran Szumowska, döngüyü kıran genç karakter Selah'ın kendini ve lideri sorgulamaya başlamasıyla oluşan gerilimi mükemmel yansıtıyor. Raffey Cassidy, Michiel Huisman, Denise Gough, Ailbhe Cowley, Eve Connolly, Isabelle Connolly, Jane Herbert ve Aislin Mc Guckin'in oynadıkları film, yer yer The Handmaids Tale'i andıran atmosferiyle son derece stilize!


UM ANIMAL AMARELO/SARI HAYVAN

Um Animal Amarelo/A Yellow Animal/Sarı Hayvan, kendi varoluşunu ve sinema yapma amacını yeniden tanımlamak isteyen bir yönetmenin Brezilya’dan Mozambik'e ve oradan Portekiz’e uzanan yolculuğunu temel alırken izleyiciyi fazlaca zorluyor! Brezilyalı sinemacı Felipe Bragança'nın alter ego’sunu başrole yerleştirdiği; Higor Campagnaro, Catarina Wallenstein, Isabél Zuaa, Tainá Medina, Matamba Joaquim, Lucília Raimundo ve Diogo Dória'nın oynadıkları Brezilya-Portekiz-Mozambik ortak yapımı film, yalnızca sinema hakkında değil aynı zamanda ulusal bir kimliğe sahip olmaya dair sorular da yöneltiyor. Otuzlu yaşlarındaki yönetmen Fernando'nun, asker dedesinin geçmişine dair izler bulmak için çıktığı tuhaf yolculukta milliyet, etnik köken ve sömürge döneminin ürünü olan sınırların bulanıklaştığını fark ederek kendi ait olduğu yeri tümüyle yadırgamaya başlamasını son derece zorlayıcı bir biçemle aktaran filmi kimileri yarıda bırakırken kimileri de başyapıt olarak değerlendiriyor! Ben özellikle ilk bölümü çok beğenerek, sonraki bölümleri ise ilgiyle izledim. Ne sıkıldım, ne bayıldım; sadece ilginç bir sinema deneyimi yaşadım.


EXIL/YABANCI

Kosova’nın Oscar adayı olan Almanya-Belçika-Kosova ortak yapımı Visar Morina imzalı Exil/Exile/Yabancı'nın festivalin en başarılı filmlerinden biri olduğu söylenebilir. Almanya’da saygın bir firmada kimya mühendisi olarak çalışan Kosova'lı Cafer'in, etnik kimliği nedeniyle (özellikle işyerinde sürekli aşağılanıp zorbalıkla karşılaştıkça) yaşamının kontrolünü yitirmesini ve kimlik krizine girmesini merkeze alan film, Alman eş, kayınvalide ve üç çocuk üzerinden de aile içi ilişkileri inceliyor. Senaryoyu Ulrich Köhler ile birlikte kaleme alan Morina'nın Sundance’te dünya prömiyerini yapan ikinci uzun metrajlı filmi, odaklandığı tek karakteri takip ederek günümüzün en büyük sorunlarından biri olan 'göçmen'liği irdeliyor. Almanya’daki yabancı düşmanlığı ve ırkçılık üzerinden ilerleyen film, aile içi ilişkileri, aşkı, sevgiyi, yabancı olmayı sorgularken perspektif açıyla çekilen sarı/gri tonlarıyla da özellikle dikkat çekiyor. Daracık ofis koridorlarındaki sahnelerde sıkışmışlık hissini başarıyla yansıtan filmin sıcak sarı tonlarındaki renk paleti tercihi de takdire şayan! Yabancı, açılış sekansından finale kadar temposu hiç düşmeyen, kendinizi ana karakterle özdeşleştirebileceğiniz, tedirgin edici bir psikolojik gerilim. Bulursanız mutlaka izleyin! Çok iyi bir performans sergileyen Misel Maticević'e Sandra Hüller, Rainer Bock ve Thomas Mraz eşlik ediyor.

Filmin Ödülleri:

2020 Saraybosna En İyi Film

2020 Saraybosna Cineuropa Ödülü

2020 Taypey Film Eleştirmenleri Birliği Ödülü


BERGMAL/YANKI(LAR?)

Gişe ya da Hollywood filmlerini sevenler için anlaşılması güç olabilecek, farklı disiplinleri takip eden sanatseverler için ise ufuk açıcı bir seyir sunan Bergmal, sıradan insanları incelerken hayatla ilgili düşünmeye sevk eden bir sanat filmi... Rúnar Rúnarsson'un İzlanda-Fransa-İsviçre ortak yapımı 2019 tarihli filmi Bergmal/Echo/Yankı(lar?), kimi çok kısa, kimi biraz daha uzun 56 farklı planda Noel arifesindeki günümüz İzlanda'sının portresini çıkarıyor. Belgesel ve kurmaca sahnelerin birbiri içine geçtiği merkezsiz film; şarkı söyleyen çocuk korosundan alevler içinde yanan tarlaya, mezbahadaki hayvanlardan çam ağacı satın alım sürecine, uyuşturucu kullanmak zorunda olan bağımlıdan arama-kurtarma ekibinin karlarda ilerlemesine kadar birbirinden farklı çerçevelerde aşk, aldatma, ölüm, yaşam, aile ve sevgi gibi kavramları irdeliyor. Nadía SifLíndal, Telma Huld Jóhannesdóttir, Patrik Nökkvi Pétursson, Ágúst Örn B. Wigum, Hera Matt ve Hansel Eagle kalabalık kadrolu filmdeki oyunculardan bazıları...

Filmin Ödülleri:

2019 Locarno Genç Jüri Ödülü

2019 Les Arcs En İyi Özgün Müzik

2019 Valladolid En İyi Yönetmen


PESAR - MADAR/OĞUL-ANA

Senaryosunu Mohammad Rasoulof'un yazdığı, Mahnaz Mohammadi'nin yönettiği İran-Çek Cumhuriyeti ortak yapımı Pesar-Madar/Son-Mother/Oğul-Ana, görünmez baskı mekanizmalarının sıradan insanların hayatlarını ele geçirmesini ve insanların imkânsız seçimler yapmak zorunda kalmasını konu alıyor. İran toplumunda tek başına çocuk yetiştirmenin zorluklarıyla başa çıkmaya çabalayan ve çalıştığı fabrikadaki işini kaybetmemek için didinen 'anne' filmin ilk yarısının konusu. İkinci yarı ise annenin bulduğu çarenin 'oğul' cephesinde nelere yol açabileceği üzerine... 'Oğul' Emir Ali rolünde Mahan Nasiri olağanüstü başarılı bir performans sergilerken diğer rollerde Raha Khodayari, Reza Behboodi, Shiva Ordooie ve Maryam Boubani var. İkna olamadığım, boşa düştüğünü düşündüğüm yerleri olsa da eli-yüzü düzgün ve insanın yüreğini burkan, hüzünlü bir film Oğul-Ana...

Filmin Ödülleri:

2019 Roma Alice Nella Citta Jüri Özel Ödülü


CHICO VENTANA TAMBIEN QUISIERA TENER UN SUBMARINO/DENİZALTISI DA OLSUN İSTEYEN CAM TEMİZLEYİCİ

Alex Piperno'nun Uruguay-Arjantin-Brezilya-Hollanda-Filipinler ortak yapımı upuzun isimli filmi Chico Ventana También Quisiera Tener Un Submarino/Window Boy Would Also Like To Have A Submarine/Denizaltısı da Olsun İsteyen Cam Temizleyici, 39. İstanbul Film Festivali'nin en kötü filmlerinden biri olduğuna şüphe yok! Uluslararası Yarışma'da yer alabildiğine bile şaşıyorum doğrusu! Film, Patagonya kıyılarında seyreden bir yolcu gemisinde genç bir mürettebatın keşfettiği büyülü(!) kapıdan Güney Amerika’da tanımadığı bir kadının dairesine geçmesi ve aynı anda Filipinler’deki bir ormanda halkın doğaüstü güçleri olduğuna inandığı betondan bir kulübe üzerine... Bağları bulunmayan insanların hikayelerinin eşzamanlı ilerlediği bu fantastik hikâye sinematografik olarak yeni ya da farklı bir şey söylemediği gibi seyri de fevkalade zor kılıyor! Tüm olumsuzlukların arasında Daniel Quiroga, Inés Bortagaray ve Noli Tobol gibi oyuncuların performansları da fark yaratmayacak kadar silik. Büyük bir zaman kaybı! Sevecek, beğenecek bir yanını bulamadım!

KOKON/KOZA

Krippendorff'un senaryosunu yazıp yönettiği ikinci uzun metrajlı filmi Kokon/Cocoon/Koza, ele aldığı konuyu sade bir biçimde anlatırken fazla seyir keyfi vermeyen bir yapım! Uluslararası Yarışma kapsamında değerlendirilebilecek kapasitede bir yapım olmadığını düşündüğüm film daha çok ergenlere hitap edebilecek bir LGBTİ+ filmi... Berlin/Kreuzberg'de yaşayan gençlerin çağa ayak uydurmak için çabalarken kendi seslerini bulmaya çalışmasını anlatırken bir kıza aşık olan Nora adlı bir genç kıza odaklanıyor.

Çokkültürlü Kreuzberg’in hareketli sokaklarında genç kızın ailesi ve çevresiyle ilişkileri üzerinden ilerleyen film birbirine tutunarak hayatı keşfeden kadınları anlatırken beslediği tırtılın kelebeğe dönüşme sürecinde Nora'nın kendi kozasından çıkmasını (neredeyse dümdüz) anlatan bir büyüme öyküsü... Lena Urzendowsky, Jella Haase, Lena Klenke ve Elina Vildanova gibi oyuncular üstlerine düşen görevi başarıyla yerine getiren oyuncular...


BIRD TALK/KUŞ DİLİ

Muhtemelen yönetmen Xawery Zulawski'nin bile beğenmediği 2 saat 18 dakikalık bir işkence biçimi olan Mowa Ptakow/Bird Talk/Kuş Dili, 39. İstanbul Film Festivali'nin Uluslararası Yarışma bölümünün en kötü filmi! Yeryüzünde bu filmi sevebilecek insan sayısı bir, hadi bilemedin iki elin parmaklarını geçmez, geçemez, geçmemeli! 

Andrzej Zulawski’nin, ölümü nedeniyle yarıda kalan projesini hayata geçirmeye cüret ederken yenilikçi bir üslup benimsemeye çalışan oğlunun kantarın topuzunu kaçırdığı Polonya yapımı Kuş Dili, babasıyla yaşayan ve öğrencilerinin şiddet uyguladığı bir tarih hocası, tarih hocasını korumaya çalışırken öğrencilere bıçak çektiği için görevinden olan yazar, yazarın tek gözlü abisi ile sinemacı babası, yazarın cüzzam nedeniyle uzuvlarını kaybeden müzisyen ev arkadaşı, müzisyenin akıl hastanesindeki annesi ve temizlikçilik yapan sevgilisi, temizlikçinin gittiği evin hanımıyla onun banka müdürü kocası ve her şeyi kaydeden sinema aşığı öğrenci gibi birbirinden uçuk karakterleri takip ediyor!

Hepsi birbirinden tuhaf karakterlerin anlamsızca bir araya geldiği ve Michael Jakcson'ın John Landis imzalı 1983 tarihli Thriller videosunu anımsatan finaldeki mezarlık sahnesi ise seyirciyi sinirden hem ağlatıyor, hem de güldürüyor! Dünyanın en anlamsız senaryosu, Sebastian Fabijański, JasminaPolak, Sebastian Pawlak, Daniel Olbrychski, Andrzej Chyra, Borys Szyc ve Katarzyna Chojnacka'dan oluşan oyuncuların performanslarını beğenme imkanını ortadan kaldırıyor. Öyle böyle değil, çok ama çok kötü bir film! Tam bir zaman kaybı olan filmi beğenmek bir yana nefret ettim!

Filmin Ödülleri:

2019 Polonya Eleştirmenler Birliği Ödülü

2019 Polonya FF Genç Jüri Ödülü


SANCTORUM

39. İstanbul Film Festivali'nin Uluslararası Yarışma bölümünün son filmi olan Sanctorum, Meksika’daki uyuşturucu kartellerinin ve onlara karşı savaşan askerlerin acımasızlığı arasında kapana kısılıp kalan ücra kasaba insanlarının karanlık hikâyesini gök gürültüsü, ağaç gölgeleri, güneş ışığı aracılığıyla doğanın anlaşılamaz gücü üzerinden anlatıyor. Geleneksel bir kasabanın pagan gelenekleriyle mistik öğretilerini başarılı görsel imgelerle perdeye taşıyan Meksikalı yönetmen Joshua Gil'in Meksika-Dominik Cumhuriyeti-Katar ortak yapımı gerçeküstü filmi Sanctorum'u herkesin bayıldığı kadar etkileyici bulamadım maalesef... Erwin Antonio Pérez Jiménez, Nereyda Pérez Vásquez, Virgen Vázquez Torres, Javier Bautista González, Damián Dositelo Martínez Vásquez ve Ofelia Díaz Gómez filmin oyuncu olmayan yöre insanları...

ULUSLARARASI YARIŞMA ÖDÜLLERİ

Tüm filmleri izleyip yazıyı hazırladığım sırada 39. İstanbul Film Festivali’nin Uluslararası Yarışma ve Ulusal Belgesel Yarışması ödülleri açıklandı. 20 Ekim 2020 Salı akşamı Salon İKSV’de yapılan törenle sahiplerini bulan ödüllerin bir kısmının beğenilerimle örtüşmediğini görmek ilginç oldu. Ya bende, ya da ödül mekanizmasında bir sorun var:))

Başkanlığını yönetmen Tayfun Pirselimoğlu’nun üstlendiği 39. İstanbul Film Festivali Uluslararası Yarışma jürisinde yönetmen Burak Çevik, oyuncu Hazar Ergüçlü, sinema tarihçisi ve programcı Jasmin Basic ile dağıtımcı Anthony Bobeau yer alıyordu. Neyse ki Altın Lale’yi benim de çok beğendiğim ve halk oylamasında oy kullandığım Valentyn Vasyanovych’in yönettiği Atlantis kazandı! Yarışma jürisinde Finlandiya'dan Marta Balaga, Ukrayna'dan Natalia Moussienko ve Türkiye'den Fırat Ataç'ın yer aldığı Uluslararası Film Eleştirmenleri Federasyonu FIPRESCI'nin bu seneki ödülü de yine Valentyn Vasyanovych’in yönettiği Atlantis filminin oldu. Eczacıbaşı Topluluğu tarafından para ödülleriyle desteklenen festivalin Uluslararası Yarışma'sında büyük ödül olan Altın Lale’yi kazanan yönetmene 10 bin Euro, filmin Türkiye’deki dağıtımını üstlenen firmaya da 50,000 TL verilmiş, tebrikler!

Jüri Özel Ödülü’nü Alex Piperno’nun yönettiği Denizaltısı da Olsun İsteyen Cam Temizleyici'nin kazanmış olmasını gizli ajandalara bağlıyorum yoksa böyle bir filmin ödüle layık görülmek bir yana gösteriminin yapılması bile utanç verici! Bir de üstüne filmin yönetmenine 5.000 Euro para ödülü verilmiş! Nesine acaba? Pes!

Mickey and the Bear/Mickey ve Ayı filmindeki başarılı oyunculuğu nedeniyle de Camila Morrone’ye mansiyon verilmiş. Morrone filmde gayet iyi performans sergiliyordu da ödülün kendisi bana biraz anlamsız geldi...

39. İstanbul Film Festivali Uluslararası Yarışma’da ilk kez çevrimiçi verilen Halk Ödülü’nü kazanan (izleyici oylarıyla belirlenen) film, Mahnaz Mohammadi’nin yönettiği Pesar-Madar olmuş. Halkımız ajitasyonu seviyor, ne yapalım? Yoksa neden Yabancı gibi etkileyici bir yapım dururken bu filme hayranlık duyulsun? Bilemedim!

Yorum Gönder

Please Select Embedded Mode To Show The Comment System.*

Daha yeni Daha eski