Birçok yazar, şair ve gazetecinin konuk olduğu fuarın bu yılki konukları arasında güçlü kadın sembol isimleri olan yazar ve temsilciler de yer aldı.
Gemlik Kitap Limanı adıyla gerçekleştirilen fuar, bu yıl 16
- 24 Eylül tarihleri arasında, Gemlik İskele Meydanı’nda gerçekleşti. Fuarın
ilk gününden itibaren birbirinden önemli konuklar yer alırken ziyaretçiler
yoğun ilgi gösterdi. Fuarın kapanış programında birbirinden önemli kadın
konulşmacılar yer aldı.
Fuarın son gününde uluslararası hukuk gibi çeşitli alanlar
olmak üzere Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği'nin de
avukatlığını da yapan Tuba Torun, KAGİDER üyesi ayrıca Kadın Adayları Destekleme
Derneği Başkanı Nuray Karaoğlu ve insan hakları savunucusu feminist-aktivist
Berrin Sönmez, "Tahakküme Karşı Kadın Hareketi" başlığıyla Gemlik
Kitap Limanı'nda söyleşi gerçekleştirdi.
"Toprağa gömemedikleri kadınları evlere gömmek
istiyorlar"
Fatma Aliye'den örnek vererek söyleşiye giriş yapan Berrin
Sönmez programın devamında, "Bütün dinlerin farklılıkları var.
Peygamberimiz öldükten sonra sahabeler arasında savaç çıktı. Farklı yorumlar
İslamiyet'ten önceki dinlerde de var. Önemli olan farklılıkları değil bizim
için karşımıza sorun olarak çıkan şey devlet gücünün bu farklı yorumlardan bir
tanesini desteklemesi ve topluma dayanmasıdır.
Bugün iktidar İslamiyet'in belli yönünü, belli bir yorumunu destekliyor.
Bu destek o kadar açık ki fon kaynaklarından alabildiğine zenginleştirdi. Kamu
kaynaklarından kullandıkları yetmiyor, onlara toplum önünde siyasi otorite gibi
bir güç veriyor. Bir medresede bulunan hafız kadınlar ve erkek hafızlar toplu
fotoğraf çekimi yapıyor. Bu fotoğrafta erkekler görülürken kadın hafızların
yüzleri sansürleniyor. Bu denli utanmaz şekilde kadınları her alanda toplumun
gözünden silmeye çalışıyorlar. Öyle ki kadının adı bile geçmiyor. Bu cahiliye
dönemindeki Arapların kız çocuklarının 9 yaşına kadar toprağa gömebilme hakkı
vardı. Bu suç değildi çünkü insan öldürmüş sayılmıyorlardı. Kızlar 9 yaşına
gelme yeteneğini gösterinceye dek insan sayılmıyorlardı. Bugün çok farklısını
yapmıyorlar, öldürüp toprağa gömemedikleri kadınları evlere gömmek istiyorlar.
Eve de mi gömemediler illaki baş mı kaldırdı hafız olacağım dediğin de itiraz
edemedin mi o zaman ismini resmini silerek medeni ölüme mahkum ettiler. Bütün
bunlar Diyanet'in ve iktidarın ortak politikası olmasaydı hafız kadınlar buna
maruz kalmazdı. Bir ülkede dindar yaşamak mümkündür, seküler toplumda dindar
yaşamak mümkündür, dindarlığını seküler bir yaşam tarzı içersinde yaşamak da
mümkündür hepsi mümkündür ama laiklik ilkesini esaslı sağlam bir şekilde
uygulanırsa. Hayatım boyunca laiklik için mücadele eden bir kadın olarak diyorum
ki 'Demokratik laiklik bir ülkede egemen olmadan dindarlar da, ateistler de hiç
kimse özgür olamaz. Tüm bunlar için laiklik tek çaremiz" dedi.
Ülkenin ekonomiden sonra en büyük sorununun adalet olduğunu
aktaran Tuba Torun,"Hepimiz adalete susamış şekilde ortalıkta dolaşıyoruz.
Küçük ya da büyük illa yolunuzun mahkemeye düşmesi gerek yok. Biz kadınlar bir
dönem aksayan hukuk süreçleri içerisinde az cezalar için mahkeme salonlarını
zapt tutmak zorunda kaldık. Bize dediler ki 'Sosyal medyada adalet arıyorsunuz'
tabi ki sosyal medyada adalet aranmaz ama mahkemede tesis edemiyorsanız ve bize
başka çare bırakmıyorsanız ne yapabiliriz ki. Şiddete maruz bırakılan her bir
kadın hukuktan karşılığını alamayınca ilk düşündüğü şey 'acaba kamuoyu mu
yaratsam' oluyor. Yani bu kadar güvenilmez bu kadar insanların önünü göremediği
bir ortam olabilir mi? Ya da böyle bir ortamdan ne bekleyebiliriz? Özellikle
kadınların kendisini güvende hissetmediği bir yerde hukukun adil olması
hayatidir fakat tam tersine son derece siyasileştiği bir sürece maalesef
şahitlik ediyoruz" şeklinde konuştu.
Kadın Adayları Destekleme Derneği Başkanı Nuray Karaoğlu,
yaklaşan yerel seçimlere değinerek, "Türkiye'de 1389 tane belediye başkanı
var. 1389 belediye başkanından sadece 22 tanesi kadındır. Seçmenler olarak
kadınlarında olduğunu unutmayalım ve oylarımızı verirken kadın adaylardan yana
oylarınızı kullanmaya çalışırsanız o kente, yurttaşlarına nasıl hizmet
götüreceğine anlatan ve buna ikna olduğumuz iki aday varsa biri erkek biri
kadınsa biliyorum ki seçimler politik görüşler doğrultusunda yapılıyor. Yerel seçimler
tamamen hizmete odaklıdır. Yerel seçimler milletvekilliğinin dışındadır çünkü o
şehrin o ilçenin belediye başkanı yurttaşına hizmet götürmek zorundadır. Sosyal
politikalarla davranmak zorundadır. A partisi B partisi fark etmeden ilçenize
en iyi hizmedi götürecek olandan yana oyunuzu kullanın ama 22 kadının sayısını
yükseltmek için kararınızı daha net şekilde veriniz" açıklamalarında
bulundu.