BBT
Birbirinden başarılı yapımlara imza atılmasına, tüm ekibin canla başla çalışmasına ve kazanılan önemli ödüllere rağmen suların durulmadığı Bakırköy Belediye Tiyatroları’nda yeni sezon 5 Ekim'de Afife ödüllü oyun Yanlışlıklar Komedyası ile başladı. Yeniden izlemeyi merakla beklediğim geçen sezonun en başarılı oyunlarından Gülünç Karanlık 20 ve 21 Ekim'de Berlin'de Maxim Gorki Theater'da sergilendi. İnci Aral imzalı Kıran Resimleri, Özen Yula'nın yazdığı Ben O İstanbul'u Çok Sevdim, Ayla Algan'ın yönettiği Lena, Leyla Ve Ötekiler ve Oğuz Utku Güneş'in yönettiği Hizmetçiler geçen sezondan başarıyla devam eden oyunlar...
KIRAN RESİMLERİ
"Havasız şeyler olacak bugün...
Düşümde gördüm...
Olmayacak şeyler olacak...
Ah, bir derin kuyuya girmişiz tutunacak elimiz kolumuz yoktur."
Kıran Resimleri, resmi tarihin kaydetmediği o karanlık günleri anlatan, İnci Aral’ın Maraş Katliamı’ndan bir yıl sonra bölgeye giderek, sağ kurtulup civar köylere sığınan tanıklarla yaptığı röportajlardan kurmacaya aktardığı bir öykü kitabıdır.
Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nun geçen sezon sonunda sahnelemeye başlayıp bu sezon da sergilemeye devam ettiği Kıran Resimleri'nde düğünlerini, cenazelerini, yoksulluklarını ve umutlarını paylaşan insanların, kışkırtmayla kan dökerek komşusunu yakacak hale getirildiği 1978 Kahramanmaraş Katliamı anlatılıyor. Bu korkunç olayın birebir ya da dolaylı olarak etkilediği dokuz "insan" hayatı anlatılır dokuz ayrı öyküde. Her dönem farklı ayrıştırmalar yaratılarak beslenen bir linç kültürünün sonucudur yaşananlar...
İnci Aral’ın onayından geçerek tamamlanan bu sahne uyarlaması; insanı odağa alan bir iyileşme fikri’nin hassasiyeti içinde gerçekleştirilmiş. Şerife'nin, Elif'in, Selver'in, Saliha'nın, Zeycan'ın, Özdemir'in, Sultan'ın, Ökkeş'in ve Güher'in öyküleridir aslolan... Adını bile bilmediklerimizin...
İnci Aral’ın yazdığı anlatıyı uyarlayıp oyunu yöneten Emrah Eren. Oyunun dramaturjisi Ceren Ercan‘a, dekor tasarımı, Barış Dinçel‘e, kostüm tasarımı Sadık Kızılağaç‘a, ışık tasarımı Yakup Çartık‘a ve koreografisi Cihan Yöntem’e ait. Ali Kil, Cihan İnan Bekar, Damla Karaelmas, Defne Şener Günay, Didem Germen, Faruk Üstün, Fidan Tek Koşar, Gözde Ayar, Muhammet Çakır ve Özge Çatak'ın oynadığı oyunda kalabalık orkestrası şu isimlerden oluşuyor: Senem Zeynep Ercan, Ebru Sonakın, Nilay Sancar, Ersin Toz, Aykut Yıldırım, Melih Yüzer, Adem Elkaya, Mehmet Boyacı ve Harun Koç.
Düşümde gördüm...
Olmayacak şeyler olacak...
Ah, bir derin kuyuya girmişiz tutunacak elimiz kolumuz yoktur."
Kıran Resimleri, resmi tarihin kaydetmediği o karanlık günleri anlatan, İnci Aral’ın Maraş Katliamı’ndan bir yıl sonra bölgeye giderek, sağ kurtulup civar köylere sığınan tanıklarla yaptığı röportajlardan kurmacaya aktardığı bir öykü kitabıdır.
Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nun geçen sezon sonunda sahnelemeye başlayıp bu sezon da sergilemeye devam ettiği Kıran Resimleri'nde düğünlerini, cenazelerini, yoksulluklarını ve umutlarını paylaşan insanların, kışkırtmayla kan dökerek komşusunu yakacak hale getirildiği 1978 Kahramanmaraş Katliamı anlatılıyor. Bu korkunç olayın birebir ya da dolaylı olarak etkilediği dokuz "insan" hayatı anlatılır dokuz ayrı öyküde. Her dönem farklı ayrıştırmalar yaratılarak beslenen bir linç kültürünün sonucudur yaşananlar...
İnci Aral’ın onayından geçerek tamamlanan bu sahne uyarlaması; insanı odağa alan bir iyileşme fikri’nin hassasiyeti içinde gerçekleştirilmiş. Şerife'nin, Elif'in, Selver'in, Saliha'nın, Zeycan'ın, Özdemir'in, Sultan'ın, Ökkeş'in ve Güher'in öyküleridir aslolan... Adını bile bilmediklerimizin...
İnci Aral’ın yazdığı anlatıyı uyarlayıp oyunu yöneten Emrah Eren. Oyunun dramaturjisi Ceren Ercan‘a, dekor tasarımı, Barış Dinçel‘e, kostüm tasarımı Sadık Kızılağaç‘a, ışık tasarımı Yakup Çartık‘a ve koreografisi Cihan Yöntem’e ait. Ali Kil, Cihan İnan Bekar, Damla Karaelmas, Defne Şener Günay, Didem Germen, Faruk Üstün, Fidan Tek Koşar, Gözde Ayar, Muhammet Çakır ve Özge Çatak'ın oynadığı oyunda kalabalık orkestrası şu isimlerden oluşuyor: Senem Zeynep Ercan, Ebru Sonakın, Nilay Sancar, Ersin Toz, Aykut Yıldırım, Melih Yüzer, Adem Elkaya, Mehmet Boyacı ve Harun Koç.
BEN O İSTANBUL'U ÇOK SEVDİM
Olay mahalli Kızıltoprak'ta bir apartman dairesi, erkek kardeşi Ayhan ile yaşayan Mine'nin evi... Evinden kaçarak hayran olduğu Mine Abla’sına gelen Fide, Fide'nin çatlak annesi Nesrin, Nesrin'in şiddet düşkünü kocası Sabit, kaybolan paralar, en damar arabesk şarkılar ve sürprizlerle dolu olaylar... Özen Yula imzalı kara komedi Ben O İstanbul'u Çok Sevdim, İstanbul'a ve hayata dair hayalleri, hayal kırıklıkları olanların hikâyesini anlatıyor. Zeyno Eracar, Nurhayat Atasoy, İlkin Tüfekçi, Hüseyin Durak, Sercan Yener ve Tuğba Yarbağ’ın oynadığı Ben O İstanbul’u Çok Sevdim Bakırköy Belediyesi Yunus Emre Kültür Merkezi’nde izlenebilir.
HİZMETÇİLER
"İyilikte bir şey yok, güzel ve zengin olunca elbette iyi olur insan; mesele adil olmakta ama bu adaletsizlikte hizmetçi ol da iyi ol bakalım! İyiymiş gibi yapmak için en fazla toz alırken kendi kendine havalara girersin, bulaşık eldivenini yelpaze gibi kullanır, toz beziyle fiyakalı hareketler yaparsın. Basma önlükle sanki abiyeler içindeymiş gibi hallenirsin ya da olsa olsa hanımının odasında sahip olamayacağın giysilerle kendi kendine defile yaparsın."Eserlerinde ezilen, toplum dışına itilen kişileri işleyen Fransız yazar Jean Genet’nin modern klasikler arasında sayılan Hizmetçiler'ini bu sezon da sahnelemeye devam eden BBT, sınıfsal ve varoluşsal bir bakış açısı içinde hanımlarına nefret ve arzuyla bağlı iki kız kardeşin karmaşık dünyasını aktarıyor izleyiciye. Çevirisi Salah Birsel'e, başarılı rejisi ise Oğuz Utku Güneş'e ait olan 09.02.2016 tarihinde izlediğim oyun etkileyici dekoru, özenli rejisi ve özellikle fevkalade oyunculuklarıyla dikkat çekiyor. Nazan Koçak'ın oyundaki kısa ve etkili performansını ayrı tutacak olursak Elif Ürse ile Yelda Baskın'ın hangisinin daha iyi oynadığına karar veremeyeceğiniz bir oyun Hizmetçiler, kaçırmayın!
LENA, LEYLA VE ÖTEKİLER
"Doğru yaşam ne zaman başlar ki? Kaçırılır mı yoksa yanından geçip gidilir mi?"
1989 sonrası dünyada pek çok farklı alanda önemli bir sorgulama alanına dönüşen göç ve kimlik meselesine kadın penceresinden bakan Lena, Leyla ve Ötekiler'de çocukluğunu ve ilk gençlik yıllarını Sovyet Birliği'nde yaşamış bir kadının aşkın peşinden Türkiye'ye gelişi ve uyumlanma çabası ile kendini burada var etmeye çalışması ele alınıyor. Oyun kapitalizmin en güçlü araçlarından birine dönüşen küreselleşme fikri için de önemli önemli sorular barındırıyor. Oyun, Lena'nın Leyla'ya dönüşmeye çalışırken yaşadıklarını aktarırken izleyici de sorunlarına hem içerden, hem de dışardan bakmalarına imkan veriyor. Zehra İpşiroğlu'nun gerçek bir yaşam öyküsünden yola çıkarak yazdığı, Ayla Algan'ın yönettiği 85 dakikalık oyunda Cihan Bıkmaz Eresen'in tek kişilik performansı izlenebilir.
YANLIŞLIKLAR KOMEDYASI
"Bu dünyaya kardeş olarak geldik ve şimdi el ele vermeliyiz, kimseyi bir diğerinin önüne koymadan."Shakespeare’in genel olarak göz ardı edilen ve yüzeysel bir komedi olarak değerlendirilen; Antik çağlara ait olduğu bilinen klasik fars öyküsü Yanlışlıklar Komedyası'nı Royal Shakespeare Company’de yönettikten yirmi yıl sonra hikâyenin geçtiği ama Shakespeare’in hakkında hiçbir şey bilmediği Türkiye’de sahneye koyan Tim Supple'ın yönettiği ve 2015 yılında Yılın En Başarılı Prodüksiyonu ile Yılın En Başarılı Sahne Tasarımı alan oyunu Yanlışlıklar Komedyası bu sezon devam eden BBT yapımlarından...
Çevirisini Bülent Bozkurt'un yaptığı oyunun dramaturjisi Irmak Bahçeci'ye, oyunun göz kamaştıran özenli dekoru ise Kerem Çetinel'e ait. Yardımcı yönetmenliğini Erol Ozan Ayhan'ın üstlendiği oyunun müzikleri Tolga Çebi'ye, ışık tasarımı Yakup Çartık'a, kostüm tasarımı ise Sadık Kızılağaç'a ait. Sahnedeki oyuncu kadrosu oldukça kalabalık: Orhan Aydın, Erol Ozan Ayhan, Ercan Koçak, Ali Çelik, Ali Rıza Kubilay, Emrah Eren, Elif Ürse, İrem Sultan Cengiz, Emre Koç, Murat Şenol, Faruk Üstün, Nurhayat Atasoy, Yunus Emre Kılınç, İlkin Tüfekçi, Fidan Tek Koşar, Emre Sırımsı…
GÜLÜNÇ KARANLIK
Alican Yücesoy, Doğacan Taşpınar, Erol Ozan Ayhan, Elif Ürse ve Yelda Baskın'ın oynadığı Gülünç Karanlık seyirciyi Afganistan'ın gerçekte var olmayan, yağmur ormanlarında tekinsiz bir yolculuğa davet ediyor!Çağdaş Alman tiyatrosunun genç yazarlarından Wolfram Lotz, 2014 yılında kaleme aldığı oyununda yeni dünya düzenine keskin bir bakış açısı getiriyor. Somalili bir korsanın savunması ile başlayan oyun gizli bir görev için Afganistan'da bulunan iki Alman askerin izini sürüyor. Onların nehir boyunca süren yolculuğu ve bu yolculukta yaşadıkları karşılaşmalar geçmişten bugüne batının sömürge tarihini hatırlatıyor. Lotz, oyun boyunca süren yolculukta yaşanan tüm karşılaşmalar aracılığıyla batı merkezli düşüncenin ve tarih yazımının baskın söylemini kırarak onu gülünçleştiriyor. Birbirine ustaca teğellenen karakterler ve onların kendine ait dünyaları gülünçleştikçe ortaya bir utanç tarihi saçılıyor; az gelişmiş, henüz medenileşmemiş olanları medenileştirmek için iyi niyetle barbarlaşanların tarihi...
Sömürgecilik tarihinin izlerini sürerek bugüne ulaşan Gülünç Karanlık'ın kendine esas aldığı iki yapımdan biri Joseph Conrad'ın Karanlığın Yüreği adlı eseri. Belçika’nın sömürgesi Kongo’da geçen roman; Avrupalı tüccar Kurtz’un yerlileri fildişi toplamak için köle gibi çalıştırdığını hatta dilediğinde yüzlercesini öldürdüğünü anlatırken anlatıcının gözünden bize Afrika'yı fotoğraflıyor.
Lotz'un referans aldığı ikinci yapıt ise Francis Ford Coppola'nın Amerika'nın askeri bir çıkarma aracılığı ile Vietnam'da hakimiyet kurma çabasını anlattığı Apocalypse Now isimli filmi. Bu izlekten baktığımızda batının sömürge tarihi söylem olarak kendini "bul, ruhuna ulaş, sömürgeleştir" üzerine kurarak başlıyor, iki kutuplu dünya sonrası "vaad et, umut ver ve bağımlı hale getir" noktasına ulaşıyor. Lotz metinde bu yolları kat ederek, 11 Eylül sonrasının dünyasına, yeni-sömürgeci söyleme varıyor. Bu varış noktasında; aydınlanmanın başlangıcından bugüne ilerlemeci tarih anlayışının doğurduğu kavramlar ironize edilerek tartışmaya açılıyor.
Lotz bu iki yapıtı oyun metninin omurgasına yerleştirirken; batının tarih boyu benzer eylem planlarını tekrar edişini, söylem biçimlerini ise nasıl dönüştürdüğünü deşifre ediyor. Bu da ortaya tiyatro için katmanlı bir politik biçim ve dil arayan kışkırtıcı bir metin çıkarıyor. Çağdaş Alman Tiyatrosu'nun önemli yönetmenleri arasında sayılan Nurkan Erpulat, Lotz'un oyununu Türkiye penceresinden okuyarak karanlığı öteki tarafta değil kendinde aramanın dilini bir sahneleme önermesine dönüştürüyor yönetmenliğini üstlendiği Gülünç Karanlık'ta...
ACABA ?
Her sezon, güncel olanın meselesini ve dilini sahnede arayan çağdaş bir oyun metninin Türkiye prömiyerini yapmayı hedefleyen; bu çerçevede geçtiğimiz sezon Wolfram Lotz’un Gülünç Karanlık'ını sahneleyen BBT yeni tiyatro sezonunda Filistin asıllı olup İsveç’te yaşayan ise Jonas Hassen Khemiri’nin günümüzde metropolleri saran şehir terörünü kendine özgü bir bakış açısı ile tartışan oyunu Kardeşlerimi Arıyorum adlı oyununu seyirci ile buluşturmayı planlıyordu. Eğer 'yeni oyun' projesi gerçekleştirilebilirse oyunun yönetmenliğini Yelda Baskın üstlenecek.