Milli Eğitim Bakanlığı’nın gençler arasında yaptığı araştırmaya göre; son bir ay içinde kitap okuma oranları şöyledir: % 61 hiç kitap okumamıştır, % 13.4 bir kitap okumuştur. Kültür Bakalığınca yapılan istatistiklere göre ise…..
Kitap okuma; hava gibi, su gibi, yemek gibi günlük hayatımızın bir parçası olmadıkça kültürel gelişmemizi tamamlamamız ve bilgi çağını yakalamamız mümkün değildir. Ekonomik kalkınmanın temel yatırımı eğitim ise kitaplar da eğitimin temel aracıdır. Okumayı öğrenenlere neyi, nerede, nasıl okuyacakları gösterilmez, okunacak yeterli malzeme ve rahat ortamlar sağlanmazsa, kazanılan okuma becerileri yok olur. Bir ömür boyu sürecek öğrenme kesilirse iyi öğrenmiş olmak neye yarar. Okunacak bir şeyin yoksa iyi okuma bilmenin ve yüksek yerlerden diploma almanın ne faydası vardır. Unutmamalıyız ki okulda öğrendiklerimizi, yeni bilgilerle beslemezsek bir süre sonra başlangıca döneriz.
Kitap okumak beyini ve bedeni genç tutar. Hayatları boyunca devamlı kitap okuyup bulmaca çözenler, 75-80 yaşlarına gelseler de en karmaşık zihinsel faaliyetleri yapabilirler. Mesela dünyaca ünlü tıp profesörü Gazi Yaşargil 79 yaşında olmasına rağmen en karmaşık beyin ameliyatlarını başarı ile yapabilmektedir. Bunun sırrını soranlara ise “Bol bol kitap okurum ve bulmaca çözerim” demiştir.
Bu bölümde bazı istatistikler vererek, olayı rakamlarla vurgulamak istiyorum; Milli Eğitim Bakanlığı’nın gençler arasında yaptığı araştırmaya göre; son bir ay içinde kitap okuma oranları şöyledir: % 61 hiç kitap okumamıştır, % 13.4 bir kitap okumuştur. Kültür Bakalığınca yapılan istatistiklere göre ise;
***
Bir yılda basılan kitapların çeşidi ülkelere göre şöyledir:
ABD 85.121
Japonya 42.217
İngiltere 64.761
Almanya 64.761
Türkiye 6.151
***
Gazete okuyanların nüfusa oranları şöyledir:
Japonya % 62
Almanya % 48
Türkiye % 5
***
Türkiye;deki kahvehane ve kütüphane sayılarının kıyaslaması ise şöyledir:
Kütüphane sayısı 1412
Kahvehane sayısı 570.000
Buna göre: 49.500 kişiye bir kütüphane düşereken, 122 kişiye bir kahvehane düşmektedir.
***
Gallup firmasının yaptığı bir araştırmaya göre bazı ülkelerdeki kitap okuyanların nüfusa ornları şöyledir:
Japonya % 14
ABD % 12
Almanya % 11
İngiltere % 11
Türkiye % 0,01
Osmanlıda Kumar:
Bir gün Eflatun talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış. Üstadın çok kızdığını gören talebesi:
“Ben para kaybetmedim ki bu kadar neye kızıyorsun?”deyince, “ben sana para kaybettiğin için değil, zaman kaybettiğin için kızıyorum” demiş.
Batı ile dirsek temasına geldiği son zamanlar hariç, Osmanlıda kumar diye bir şey bilinmez. Onlarca gece hayatı diye bir şey yoktur. Erken yatıp, erken kalkmak, sabah namazından hemen sonra işe başlamak, yani sünnete uygun yaşamak en güzel âdet ve şiarlarındandır. Uzun kış gecelerinde ise; dinî ve millî kitaplar okumak, özellikle gençleri motive edecek olaylar anlatmak, kahramanlık destanları dinlemek, zararsız ve kumarsız eğlenceli oyunlar oynamak adetleridir.
Fakat son zamanlarda, bu oynamadığımız dönemlerdeki kayıplarımızı telafi etmiş! Kumarbaz bir millet olmuşuz. İtalyanlar Trablus'u işgal ettikleri saatlerde bizim Sadrâzam Hakkı Paşamız, İtalyan elçisinin evinde içki içip kumar oynuyormuş.(6)
“Cumhuriyetin ilanından sonra çıkarılan kanunla, İstanbul Boğazının iki yakasındaki millî saraylar ve yalılar, kısa bir müddet önce Müslümanların hilâfet merkezi olan binalar (Yıldız Sarayı) kumarhane olarak hizmete sunulmuş… Mario Serro isimli bir gayri Müslime kiralanmış içinde olmadık gayri meşru işler yapılmıştır.(7)
Yine yakın târihte, kahvehânelerin isimleri “Kıraathâne” olmuş ama ismiyle müsemma olmamış, “okuma odası” mânâsına gelen Kıraathâne ile hiç alakası olmamış; içki, kumar, tavla, kâğıt, okey ve benzeri insan ömrünü boşa harcayan yerlere dönüşmüştür. Hürriyet Gazetesinde çıkan şu haber bu işin ne kadar korkunç boyutlara vardığının delilidir: Türkiye’de (Her çeşit okul dâhil): toplam okul sayısı 58. 268’dir. Kahve sayısı ise 570. 000’dir. Yani; 67. 319 kişiye bir kütüphâne düştüğü halde, 97 kişiye bir kahvehâne düşmektedir"(8) Bunların şimdiki adı ise İnternet Cafelerdir.
Bu hususta ne kadar ileri gittiğimiz, ne kadar pervasız davrandığımızı anlamak için; “Kumar biletlerinin üstüne Fâtih, Barbaros, Mevlana, Yunus… gibi dinî ve millî şahsiyetlerimizin resimlerini bastık”(9) desem her halde yeterli olur. Yukarıda zikredildiği üzere kumarda dünya 2. liği payesini elde ettik! Ma’lum yakın târihte bir başbakanımız da yurt dışındaki kumarhanelerde burnunu kırdırdı geldi.
“İçki öldürür, kumar söndürür, sigara süründürür” derler. Gerçekten kumar yüzünden nice aileler yıkılır, evler, eşler fedâ edilir, ocaklar söner, eşler boşanır, çocuklar anasız-babasız kalır, mutlu yuvalar tarumar olur.
Sevgili Peygamberimiz; “Ümmetim ahir zamanda iki nimet hususunda aldanacaklar, sıhhatlerini koruma ve boş vakitlerini değerlendirme”(10) buyuruyor. Gerçekten bugün kahvehânelerde, demhanelerde, İnternet Kafeler de, kumar masalarında, televizyon başlarında ömür tüketen insanları gördükçe, asırlar öncesinden söylenmiş bu ve benzeri hadisleri insan daha iyi anlıyor.
Erkeklerin yüzde 30'u kahvehane bağımlısı
Türkiye'de erkeklerin yüzde 51'i kahvehaneye fırsat buldukça giderken, yüzde 30'u da sürekli gidiyor
Malatya İnönü Üniversitesi tarafından kahvehanelerin günlük yaşama etkilerini belirlemek amacıyla yapılan araştırma, erkeklerin yüzde 51'nin her gün fırsat buldukça kıraathanelere gittiğini, yüzde 30'unun da bağımlılık derecesinde müdavim olduğunu ortaya koydu.
İnönü Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Esgin, araştırmayı. 'geçmişten günümüze sosyalleşme mekanları' şeklinde tanımlanan bu işyerlerinin, insan hayatı içindeki yerlerini ortaya koymak amacıyla gerçekleştirdiklerini belirtti.
Doç. Dr. Esgin, kahvehane alışkanlığının aile içinde sebep olduğu huzursuzluk hakkında şu bilgileri verdi: "Kahveye bağımlılığının aile huzurunu bozması genellikle iki eşin de çalıştığı ailelerde gerçekleşiyor. Buna daha çok öğretmen ve memurlar giriyor. Ailenin erkek bireyi iş stresini kahvehanede oyun oynayarak atmak istiyor. Çalışan kadın eş de çalışmanın sağladığı olumsuz enerjiyi dinlenerek atmak istiyor. Bu durumda erkeğin kahvehaneye gitmesi tartışma doğuruyor. Bu mekanların müdavimi olan kişilere 'Çocuğunuzun da kahvehaneye gitmesini ister misiniz?' şeklindeki soruya erkeklerin yüzde 92'si 'hayır' yanıtını veriyor."