EKİP TİYATROSU
2010 yılında bir araya gelen ve bugüne kadar Oyun Sonu (Samuel Beckett), Largo Desolato (Václav Havel), Öğüt ve Parti (Cem Uslu), Kara Sohbet (Amêlie Nothomb'un Cosmétique de l’ennemi romanından Ayça Seymen Şimşek uyarlaması), Arap Gecesi (Roland Schimmelpfennig), İki Kapılı Ev (Pedro Calderón De La Barca’nın İki Kapı Evi Koruması Güç oyununun uyarlaması) ve Avrupa (David Greig) adlı oyunları sahneleyen; temel hedefi havasını soluduğu ülkenin meseleleriyle ilgili, nitelikli, çağdaş, dürüst ve samimi bir tiyatro yapabilmek olan Ekip Tiyatrosu zaman içinde değişen kadrosuyla pek çok uluslararası ve ulusal organizasyon tarafından ödüle değer görüldü. Hem 20.Tiyatro Festivali’nde prömiyer yaptıkları Macbeth, hem de Tiyatro İstanbul ile ortaklaşa sahneledikleri Popüler Gerçek ile seyircinin karşısında olan Ekip Tiyatrosu'nun bu sezon da başarılı olacağına şüphe yok!
MACBETH
"İskoçya beylerinden Glamis Beyi Macbeth, sefer dönüşü üç cadıyla karşılaştı. Selamladı cadılar onu:
- Selam sana Macbeth! Selam Glamis Beyi’ne!
- Selam sana Macbeth! Selam Cawdor Beyi’ne!
- Selam sana Macbeth! Selam yarının Kral’ına!
Etkilendi bundan Macbeth! Kim etkilenmezdi ki!
Ya da şöyle sormak gerek belki: Kim etkilenmedi?
Acaba ilk ve tek kişi miydi Macbeth, kendine bu vaatlerde bulunulan ve bu sözleri ciddiye alan? Öte yandan, Glamis Beyi’ydi zaten.
Ve Cawdor Beyi de oldu, cadıların sesinin yankısı daha kulaklarından silinmeden.
Neden ciddiye almasındı o zaman?
Oysa en yakın dostu Banquo uyarmakta gecikmemişti onu:
“Başımızı derde sokmak için, şeytanın da doğru söylediği olmaz mı bize?”
Fakat düşünemedi Banquo: Ya kişinin şeytanı kendiyse?
Bir çırpıda karısına anlattı durumu Macbeth. Lady Macbeth’in öğüdünde tereddüde yer yoktu:
“Dünyayı aldatmak isteyen dünyanın rengine bürünecek. Bakışın, ellerin, dillerin gülsün; Yüzünden lekesiz bir çiçek ol, içinden zehirli bir yılan.
”Öyle oldu Macbeth. Kehanetin ve yoldaşının itici gücüyle, aynı zamanda kuzeni olan Kral Duncan’ı öldürüp tacı ele geçirdi. Fakat mesele iktidarı ele geçirmek değil, iktidarda kalabilmek. Bu yüzden de gücünü elinde tutmak için hiçbir şeyden kaçınmadı.
Kimdi Macbeth? Bir savaşçı. Bir asker. Bir erkek. Sadık dost, koca, kuzen… Onu iktidara taşıyacak ilk eylemine girişmeden önce hepsiydi bunların ve belki daha fazlasının. Şimdiyse kan kanı çağırıyor, “kötülükle başlayan kötülükle sağlamlaşır” diye düşünüyordu artık. Uzun sürmedi anlaması, bir daha aynı kalamayacağını.
“Öylesine kan içinde yüzüyorum ki artık, geri gitsem de bela, ileri gitsem de.… Alışmak ister buna. Acemiyiz henüz kan dökmede.
”Öyleydi. Çok da sürmedi ustalaşması. Fakat kan bir kez bulaştı mı ele, kolay olmaz çıkması; kokusu sindi miydi bir kere, çaresiz kalır “Arabistan’ın bütün kokuları”. Ölüm ölümü doğurur, savaşlar yeni savaşları. Savurduğu her kılıçla kendi de alır Zorba, payına düşen yarayı. Ve ömrünün sonu ortasına denk geldiğinde şunları söylerken bulabilir kendini:
“… Yeter bu kadar yaşadığım. Baharı yazı geçti ömrümün, yaprak dökümü bundan sonrası. İhtiyarlığın keyifleriyse bana haram. Saygılar, sevgiler, sürüyle dostlar bekleyemem. Benim payım olsa olsa sessiz ama derin lanetler. Yüze gülmeler, zavallı yüreklerin korkudan sever görünmeleri…
”Arzularının esiri mi olmuştu Macbeth? Yoksa hakkı olduğuna inandığı şeyi almak için dönemin koşullarınca belirlenen yegâne yöntemi mi uyguladı? İktidar kimin hakkıydı; en önde savaşanın mı, ayrıcalıklı doğanın mı? Her meselenin kanla çözüldüğü bir dünyada iktidarda kalmanın başka yolu var mı?
İktidarı ele geçirmenin ve elinde tutmanın yolları bugün ne kadar farklı?
Hele kendiyse kişinin şeytanı..."
Konusu bakımından hiç eskimeyen, güncelliğini asla yitirmeyen; tiyatro tarihinin en ünlü ve Shakespeare’in en önemli oyunlarından; yönetmen koltuğunda muhteşem bir oyuncu, Bülent Emin Yarar'ın olduğu Macbeth 7 Kasım saat 20.30'da, Kozzy Kozyatağı Kültür Merkezi Gönül Ülkü & Gazanfer Özcan Sahnesi'nde sezona başladı.
- Selam sana Macbeth! Selam Glamis Beyi’ne!
- Selam sana Macbeth! Selam Cawdor Beyi’ne!
- Selam sana Macbeth! Selam yarının Kral’ına!
Etkilendi bundan Macbeth! Kim etkilenmezdi ki!
Ya da şöyle sormak gerek belki: Kim etkilenmedi?
Acaba ilk ve tek kişi miydi Macbeth, kendine bu vaatlerde bulunulan ve bu sözleri ciddiye alan? Öte yandan, Glamis Beyi’ydi zaten.
Ve Cawdor Beyi de oldu, cadıların sesinin yankısı daha kulaklarından silinmeden.
Neden ciddiye almasındı o zaman?
Oysa en yakın dostu Banquo uyarmakta gecikmemişti onu:
“Başımızı derde sokmak için, şeytanın da doğru söylediği olmaz mı bize?”
Fakat düşünemedi Banquo: Ya kişinin şeytanı kendiyse?
Bir çırpıda karısına anlattı durumu Macbeth. Lady Macbeth’in öğüdünde tereddüde yer yoktu:
“Dünyayı aldatmak isteyen dünyanın rengine bürünecek. Bakışın, ellerin, dillerin gülsün; Yüzünden lekesiz bir çiçek ol, içinden zehirli bir yılan.
”Öyle oldu Macbeth. Kehanetin ve yoldaşının itici gücüyle, aynı zamanda kuzeni olan Kral Duncan’ı öldürüp tacı ele geçirdi. Fakat mesele iktidarı ele geçirmek değil, iktidarda kalabilmek. Bu yüzden de gücünü elinde tutmak için hiçbir şeyden kaçınmadı.
Kimdi Macbeth? Bir savaşçı. Bir asker. Bir erkek. Sadık dost, koca, kuzen… Onu iktidara taşıyacak ilk eylemine girişmeden önce hepsiydi bunların ve belki daha fazlasının. Şimdiyse kan kanı çağırıyor, “kötülükle başlayan kötülükle sağlamlaşır” diye düşünüyordu artık. Uzun sürmedi anlaması, bir daha aynı kalamayacağını.
“Öylesine kan içinde yüzüyorum ki artık, geri gitsem de bela, ileri gitsem de.… Alışmak ister buna. Acemiyiz henüz kan dökmede.
”Öyleydi. Çok da sürmedi ustalaşması. Fakat kan bir kez bulaştı mı ele, kolay olmaz çıkması; kokusu sindi miydi bir kere, çaresiz kalır “Arabistan’ın bütün kokuları”. Ölüm ölümü doğurur, savaşlar yeni savaşları. Savurduğu her kılıçla kendi de alır Zorba, payına düşen yarayı. Ve ömrünün sonu ortasına denk geldiğinde şunları söylerken bulabilir kendini:
“… Yeter bu kadar yaşadığım. Baharı yazı geçti ömrümün, yaprak dökümü bundan sonrası. İhtiyarlığın keyifleriyse bana haram. Saygılar, sevgiler, sürüyle dostlar bekleyemem. Benim payım olsa olsa sessiz ama derin lanetler. Yüze gülmeler, zavallı yüreklerin korkudan sever görünmeleri…
”Arzularının esiri mi olmuştu Macbeth? Yoksa hakkı olduğuna inandığı şeyi almak için dönemin koşullarınca belirlenen yegâne yöntemi mi uyguladı? İktidar kimin hakkıydı; en önde savaşanın mı, ayrıcalıklı doğanın mı? Her meselenin kanla çözüldüğü bir dünyada iktidarda kalmanın başka yolu var mı?
İktidarı ele geçirmenin ve elinde tutmanın yolları bugün ne kadar farklı?
Hele kendiyse kişinin şeytanı..."
MACBETH
Yazan
William Shakespeare
Çeviren
Sabahattin Eyüboğlu
Yönetmen
Bülent Emin Yarar
Sahne ve Kostüm Tasarımı
Başak Özdoğan
Işık Tasarımı
Cem Yılmazer
Kukla ve Makyaj
Candan Seda Balaban
Orijinal Müzik
Orhan Enes Kuzu
Sahne Müzisyeni
Hüseyin Korkma
Hareket Düzeni
Dicle Doğan
Sahne Dövüşü
Tamer Serkan Subaşı
Asistan
Sevilay Ergüler
Sahne Fotoğrafları
Ali Güler
Stüdyo Fotoğrafları
Burak Bulut Yıldırım
Oynayanlar
Cem Uslu
Simel Aksünger
Serkan Altıntaş
Aziz Caner İnan
Murat Kapu
İsmail Sağır
Ayşegül Uraz
Süre 2 Perde, 2 saat
POPÜLER GERÇEK
"Dünyaca ünlü uluslararası bilişim firması Virtual’ın Türkiye ofisi olan Virtual Turkey, bir artırılmış gerçeklik oyunu yarışması düzenlemiştir. Yarışmayı kazanan talihli kişinin ödülü, Virtual Turkey'in 'kreatif ve eğlenceli' ofisinde bir saat boyunca misafir edilmek olacaktır. Her günkü gibi bir iş gününün bitiminde, Virtual Turkey’in Pazarlama Bölümü’nde çalışmakta olan Çiğdem ve Serhat, yöneticileri Saadet Erenç'in görevlendirmesiyle bu talihliyi ağırlamak üzere fazla mesaiye kalırlar. Kendilerine aynı bölümde stajyer olarak çalışan Lalin de eşlik eder.
Derken beklenen misafir çıkagelir. Fakat bu 'tuhaf' davetli ne 'bekledikleri gibi' bir misafirdir, ne de sanıldığı gibi sadece bir saat misafir olup gitmeye niyetli görünmektedir!"
Derken beklenen misafir çıkagelir. Fakat bu 'tuhaf' davetli ne 'bekledikleri gibi' bir misafirdir, ne de sanıldığı gibi sadece bir saat misafir olup gitmeye niyetli görünmektedir!"
Günümüzdeki insan ilişkilerini uluslararası bir şirkette yaşanan sıradışı bir olay üzerinden ele alan Popüler Gerçek'te iletişimsizliğin en büyük nedenlerinden biri olan cep telefonunun hayatımıza olan etkilerinden, dilimizin yanlış kullanımına yapılan incelikli göndermelere; üstünü örtmeye çabaladığımız duygularımızdan, çevremize uyum sağlayabilmek için verdiğimiz ödünlere kadar pek çok konuya dikkat çekiyor Cem Uslu, her zaman olduğu gibi özenle yazdığı metninde... Stajyer karakteri Lalin Zapan'ın twitter adresi verilerek bir şekilde oyuna sosyal medya üzerinden de dahil olunmasına olanak sağlayan Popüler Gerçek'te oyunculukların performansları dikkat çekici. Öğüt'teki olağanüstü performansını unutamadığım Kerem Atabeyoğlu'nu yeniden (üstelik neredeyse tüm oyun boyunca) sahnede izleyebilmek büyük keyif. Yazarlığı ve yönetmenliği kadar oyunculuğunu da çok beğendiğim Cem Uslu ile uzun zamandır sahnede izleyemediğim Emel Çölgeçen ve Almıla Uluer Atabeyoğlu'nun inandırıcı performanslarının dışında daha önce hiç izlemediğim yeni bir isim olan Nihal Usanmaz'ın rolünü başarıyla kotarması da oyunun sürprizlerinden biriydi.
27 Ekim'de prömiyeri yapılan Tiyatro İstanbul & Ekip Tiyatrosu ortak yapımı Popüler Gerçek'i yazıp yöneten Cem Uslu sahneyi Kerem Atabeyoğlu, Almıla Uluer Atabeyoğlu, Emel Çölgeçen ve Nihal Usanmaz ile paylaşıyor. Sahne tasarımı Başak Özdoğan'a, ışık tasarımı Erdem Çınar'a, müzikleri ise Orhan Enes Kuzu'ya ait olan oyun sezon boyunca Profilo Kültür Merkezi'nde izlenebilir. İki perdelik/iki saatlik Popüler Gerçek izleyen herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği, sezonun en ilginç işlerinden biri. İzlemenizi tavsiye ederim.
27 Ekim'de prömiyeri yapılan Tiyatro İstanbul & Ekip Tiyatrosu ortak yapımı Popüler Gerçek'i yazıp yöneten Cem Uslu sahneyi Kerem Atabeyoğlu, Almıla Uluer Atabeyoğlu, Emel Çölgeçen ve Nihal Usanmaz ile paylaşıyor. Sahne tasarımı Başak Özdoğan'a, ışık tasarımı Erdem Çınar'a, müzikleri ise Orhan Enes Kuzu'ya ait olan oyun sezon boyunca Profilo Kültür Merkezi'nde izlenebilir. İki perdelik/iki saatlik Popüler Gerçek izleyen herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği, sezonun en ilginç işlerinden biri. İzlemenizi tavsiye ederim.
POPÜLER GERÇEK
Yazan ve Yöneten
Cem Uslu
Süpervizör
Kerem Atabeyoğlu
Sahne Tasarımı
Başak Özdoğan
Işık Tasarımı
Erdem Çınar
Müzik
Orhan Enes Kuzu
Asistanlar
Balahan Gürel
Birnil Sarıkaş
Oynayanlar
Almıla Uluer Atabeyoğlu
Cem Uslu
Emel Çölgeçen
Kerem Atabeyoğlu