Şubat Seçkisi

İstanbul Film Festivali, çevrimiçi gösterimlerine tüm hızıyla, aralıksız devam ediyor. Prömiyerlerini Tallinn, Venedik, Berlin, Manchester, Cannes ve Sundance film festivallerinde yapmış, aralarında Filmekimi Galaları’ndan yapımların da yer aldığı 12 filmlik yeni seçki biz izleyicilerin karşısında! Her hafta sonu üç farklı filmin gösterime açıldığı Şubat Seçkisi'nin izledikçe instagram'da paylaştığım yorumlarını toplu olarak bu yazıda bulabilirsiniz. İyi okumalar, iyi seyirler...

Şubat seçkisi, Oskar Roehler'in Almanya yapımı son filmi Enfant Terrible/Yaramaz Çocuk ile başladı... Cannes 2020 etiketini taşıyan ve geçtiğimiz Ekim ayında Filmekimi kapsamında sinemalarda gösterilen Yaramaz Çocuk, sinema tarihinin tartışmalı yapımcı/yazar/oyuncu ve yönetmenlerinden Rainer Werner Fassbinder'in yirmili yaşlarındaki anti-tiyatro denemelerinden başlayarak ölümüne kadar geçen süredeki hayatına odaklanıyor. Kısa yaşamı süresince hem övgüye, hem de nefrete maruz kalan, nefes almaksızın film çeken, öfkesi ve sevgi arayışı hiç dinmeyen Fassbinder’i anlatırken sinemanın bildik kalıplarını yıkarak filmi adeta bir 'tiyatro oyunu' şeklinde sunan yönetmenin bu tercihini çok etkileyici buldum doğrusu... Herkesin seveceği türden bir film değil ama ben sevdim:))

"Yeni Alman sineması" akımının en önemli temsilcisi kabul edilen ve 37 yıllık yaşamında 35 uzun metrajlı filme imza atan, kariyeri boyunca çeşitli festivallerde 20 ödül alan Fassbinder'i, Werk Ohne Autor/Never Look Away/Asla Gözlerini Kaçırma filminden ve Dark dizisinden tanıdığımız Oliver Masucci  başarıyla canlandırıyor. Diğer rollerde Katja Riemann, Hary Prinz, Alexander Scheer, Erdal Yıldız, Anton Rattinger, Felix Hellmann, Jochen Schropp, Sunnyi Melles ve Isolde Barth var.

Kısa film ve dizi deneyimlerinin dışında komedi ağırlıklı yedi uzun metrajlı film yönetmiş olan Henrik Ruben Genz'in sekizinci filmi olduğuna inanmakta zorlandığım  Erna I Krig/Erna At War/Annem Savaşa Gidiyor, Erling Jepsen’in romanının (pek de başarılı bulamadığım) bir uyarlaması...

1918, Danimarka... Birinci Dünya Savaşı'nın Avrupa’yı kasıp kavurduğu dönemde asker sayısı çok az olan Almanya’nın işgal ettiği bir Danimarka köyündeki tüm erkekleri ordusuna kattığı birdönem... 17 yaşındaki zihinsel engelli olduğu iddia edilen (ama filmde bunu göremediğimiz) oğlunun zorla askere alınması üzerine onu yalnız bırakmamak adına erkek kılığına girerek cepheye giden bir annenin öyküsü! Film, tanıtım yazısında iddia edildiği gibi ne eğlenceli, ne de trajik! Belki farklı bir yönetmenin elinde çok iyi olabilecek film, vermek istediği mesajların hiçbirini veremiyor! Danimarka sinemasının çok sevdiğim (ve her işlerini takip ettiğim) iki oyuncusu Trine Dyrholm ile Ulrich Thomsen'i keyifle izlemenin dışında kayda değer bir şey bulamadım filmde! Diğer rollerde Anders W. Berthelsen, Sylvester Espersen Byder ve Ari Alexander'ın oynadıkları Danimarka-Estonya-Belçika ortak yapımı film, inandırıcılıktan uzak bölümlerinin fazlalığı nedeniyle beni ikna edemediğinden sevemedim.

Filmin Ödülleri:

2020 Tallinn En İyi Erkek Oyuncu (Ulrich Tomsen)

Çok merak ettiğim için festival gösterimini beklemeden izlediğim ama hakkında yazamadığım Christos Nikou imzalı Yunanistan-Polonya ve Slovenya ortak yapımı μιλά/Mila/Apples/Elmalar, Şubat Seçkisi'nin üçüncü filmi... Ani bir hafıza kaybı salgınıyla başlayan, salgından etkilenen ve hiçbir yakını olmayan hastaların kendilerine yeni birer kimlik kazandırıldığı klinik bir süreci anlatan gerçeküstü bir film. Hafıza ve kimliğin uçuculuğunu anlatan Elmalar, Yorgos Lanthimos’un Kynodontas/Dogtooth/Köpek Dişi, Richard Linklater’ın Before Midnight/Geceyarısından Önce filmlerinde yardımcı yönetmen olarak çalışan Christos Nikou’nun ilk uzun metrajlı filmi. Dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nde, gerçekleştiren filmde Aris Servetalis, Sofia Georgovasili, Anna Kalaitzidou ve Argiris Bakirtzis oynuyor. Unutmak, hatırlamak ya da unutamamak üzerine yürek burkan ve düşündüren film, Yunanistan’ın Oscar adayı!

Filmin Ödülleri:

2020 Selanik En İyi Erkek Oyuncu

2020 Adelaide En İyi Film

2020 Chicago En İyi Senaryo

2020 Denver Mansiyon - Özgün Hikâye Anlatımı

2020 Philadelphia Mansiyon - En İyi Yönetmen

2020 Sevilla En İyi Yönetmen - Yeni Dalgalar

2020 Ljubljana En İyi Film

2020 Rec Tarragona İzleyici Ödülü

2020 Les Arcs Genç Jüri Ödülü

Filmle ilgili tek iyi şeyle başlayayım: festival ekibinin tanıtımda ifade ettiği gibi film (iyi ki) 1 saat 46 dakika değil, 1 saat 29 dakika! "17 dakikadan ne olur?" demeyin, film kötüyse geçmiyor o dakikalar; ne kadar kısa, o kadar iyi! 

Senaryosunu romancı Christian White ile birlikte yazan Natalie Erika James'in neden çektiğini anlayamadığım Avustralya-ABD ortak yapımı ilk uzun metrajlı filmi Relic, kelimenin tam anlamıyla berbat bir ilk film! İlk gösterimini Sundance’te yapan Relic, bir ailenin üç kuşak kadınına odaklanırken vaat ettiği gerilimi hissettirmekten de, altta anlattığı alzheimer hikayesini aktarmaktan da çok uzak! Hem zihni, hem bedeni yaşlılık nedeniyle kötüleşen anneannenin 3 gün ortadan kaybolup aniden ortaya çıkmasının ardından yanına gelen kızı ve torunuyla ilişkisinin aktarımı son derece tuhaf! Senaryo ve reji kötü olunca da Emily Mortimer, Robyn Nevin, Bella Heathcote, Chris Bunton, Jeremy Stanford ve Steve Rodgers gibi oyuncuların performanslarının da hiçbir önemi kalmıyor! Öyle böyle değil, çok kötü film!

Festival tanıtımında ifade edildiği üzere:

1-Film asla "düşündürücü ve iç acıtıcı" değil!

2-"Hafıza, aile ilişkileri, yaş almak ve korkularımızı stilize bir yaklaşımla" işleyemiyor!

3-Hereditary gibi bir filmle mukayese etmek abesle iştigal!

4-Filmdeki cinsellik ya da şiddet içeren ve kimseye bir rahatsızlık verebilecek herhangi sahne yok!

5-Defaten sorduğum üzere bir daha sormak istiyorum, "bu uygunsuz/yanlış tanıtım yazılarını kim yazıyor, kim yayınına izin veriyor?" Gerçekten!!!

Merak ettiğim için festival gösterimini beklemeden izlediğim ve yazmaya elimin varmadığı bir başka film var seçkide... İngiltere-Kanada ortak yapımı, Sean Durkin imzalı The Nest/Yuva, dünya prömiyerini Sundance Film Festivali’nde gerçekleştirmiş. Yönetmenin 9 yıl aradan sonra yönettiği ikinci uzun metrajlı Yuva, sırtını Jude Law'un varlığına dayamış gibi görünen kof bir yapım. İngiltere’de finans düzeninin ve toplumsal yapının alt-üst olduğu, ABD’de ise yuppie kültürünün yükseldiği 1980’ler döneminde geçen film, Manhattan’daki kurulu düzeninden bunalan yatırım simsarının, memleketi İngiltere'nin ücra bir taşra malikanesinde yaşamaya ikna ettiği ailesiyle olan ilişkilerini etkisiz bir biçimde anlatıyor. Kişilik yapısı nedeniyle işleri beklediği gibi gitmeyen baba karakterinde Jude Law'un performansında sorun yok ancak kendi deneyimlerinden ve iki ülke arasındaki kültür çatışmasından beslenen yönetmenin izleyiciye duygu aktarmakta sıkıntıları olduğundan 'gergin bir aile dramı' tadı vermekten uzak yapımın sadece (doğal mekanların da katkısıyla) sinematografisi başarılı... Diğer rollerde Carrie CoonOona RocheCharlie Shotwell, Anne Reid, Michael Culkin, Bernardo Santos ve Oliver Gatz var.

Filmin Ödülleri:

2020 Deauville Büyük Özel Ödül

2020 Deauville FIPRESCI Ödülü

2020 Deauville Keşif Ödülü

Seçkinin altıncı filmi, babadan kalma marangozluk mesleğinde ilerleme hayalleriyle taşradan Paris’e marangozluk okumaya gelen gelen gencin aynı anda birlikte olduğu kadınlar arasında kalmasını ve babasıyla ilişkilerini aktaran; günümüzde geçmesine rağmen eski bir film tadı veren Fransa-İsviçre ortak yapımı Gözyaşlarının TuzuFestival tanıtımında adı Godard ve Truffaut gibi ustalarla karşılaştırılan(!) Philippe Garrel'in iddia edildiği gibi 60’larda gölgede kalmış cevherlere imza atıp atmadığını bilmiyorum ama yönetmenin son filmi Le Sel Des Larmes/The Salt of Tears/Gözyaşlarının Tuzu, adından da tahmin edileceği üzere çok demode bir yapım! Festival tanıtımında 'bir dizi aşk ve ayrılık hikâyesi' anlattığı ifade edilen ancak sadece cinsellik üzerinden ilerleyen filmin belki tek güzel yanı siyah-beyaz olması, renkli olsa katlanılamazdı muhtemelen... Dünya prömiyerini 2020’de Berlinale’de yapan, Logann Antuofermo, Oulaya Amamra, André Wilms, Louise Chevillotte ve Souheila Yacoub'un oynadıkları film, yaşlanan yönetmenin romantizmin kıyısına uğramamış ve tamamen belden aşağıya odaklandığı; pek başarısız bir yapım! İnandırıcılıktan uzak, sıkıcı ve zaman kaybı!

Daha önce hiçbir filmini izlemediğim Uberto Pasolini, dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nde yapan son filmi Nowhere Special/Alelade Bir Yuva ile beni canevimden vurdu! Gerçek bir olaydan esinlenen; hastalığı son safhaya erişince, tek başına büyüttüğü 4 yaşındaki çocuğuna uygun bir aile aramaya başlayan 'cam silici' babanın hikâyesini anlatan film son derece dokunaklı... Açılış sahnesinden itibaren muhteşem kadrajlarıyla 'iyi bir film' izleyeceğimizi müjdeleyen film, sakin anlatımıyla yüreklerimize dokunarak hissiyatımı doğruluyor. Ekim 2020’de Filmekimi Galaları kapsamında yalnızca sinemalarda gösterilen İtalya-Romanya-İngiltere ortak yapımı Alelade Bir Yuva, yakınlarını kaybetmiş izleyicileri fazlaca etkileyecektir muhtemelen... Ajitasyona varmayan dingin anlatımıyla duygusu çok yoğun filmde James Norton, Daniel Lamont ve Eileen O'Higgins oynuyor. Küçük çocuğun şirinliğine ve yeteneğine kayıtsız kalmak mümkün değil!
Gösterime çıkışının 30.yılında İKSV bize Marc Caro & Jean-Pierre Jeunet imzalı kült film Delicatessen/Şarküteri'yi bir kez daha izletti, sağ olsun! 
Bir kıyamet sonrasına benzeyen, hayali bir dünyada müşterilerine insan eti satan bir kasabın sahibi olduğu, açıklanamayacak tuhaflıklarla dolu bir apartmanda geçen Şarküteri, zamanının ötesinde ve alabildiğine özgün bir ilk film. Birbirinden tuhaf karakterlerin yer aldığı yapım, son derece estetik renk seçimi ve etkileyici atmosferiyle harika bir görsellik sunarken hayal gücünün sınırlarını da alabildiğine zorluyor. Dominique Pinon, Jean-Claude Dreyfus, Karin Viard, Anne-Marie Pisani, Pascal Benezech ve Marie-Laure Dougnac'ın oynadıkları filmi 30 yıl sonra farklı bir bakış açısıyla yeniden izlemek ilginç bir deneyimdi!
Filmin Ödülleri:
1991 Chicago En İyi Film
1992 César Ödülleri (Fransa) En İyi İlk Film
1992 César Ödülleri (Fransa) En İyi Senaryo
1992 César Ödülleri (Fransa) En İyi Prodüksiyon Tasarımı
1992 César Ödülleri (Fransa) En İyi Kurgu
Dragoş Turea
, arşiv görüntüleri ve röportajlarla ilerleyen Moldova-Romanya yapımı belgeseli Gradina Sovietica/The Soviet Garden/Sovyet Bahçesi ile izleyicileri Moldovalılar için büyük önem taşıyan korkunç bir iddianın peşinde sürüklüyor. Yönetmen, filmi adadığı anneannesinin ölümü üzerine artan kanser vakalarını merak ederek başladığı araştırmayı Sovyet yönetiminin 60’larda Moldova topraklarında nükleer enerjiyle tarım yöntemleri deneyleri eşliğinde aktarıyor. Kruşçev'in talimatıyla ülkenin Sovyet Bahçesi'ne dönüştürülme planını ele alan yönetmen, radyoaktif işlemlerin halkta bıraktığı izlere odaklanıp ayrıntılı bir araştırma sürdürürken bizi de projenin 10.000 yıl boyunca bırakacağı etkiler nedeniyle hayretlere sevk ediyor. Yönetmenin, bulduğu gizli belgelerle Moldova’nın 50 yıl bir parçası olduğu Sovyetler Birliği’nin ilişkisine dair kasvetli bir portresini çizen Sovyet Bahçesi, çarpıcı içeriğiyle etkilerken dramatik yapının eklenmemesiyle yer yer sıkıcı olsa da fazla bilinmeyen bir konu hakkında bilgilendirmesi açısından dikkate değer bir yapım!
Adından epey söz ettiren ve ödüllere aday gösterilen Hasan Söylemez'in yönettiği belgesel Tenere, Nijer’in Agadez şehrinden yola çıkarak Libya ve oradan Avrupa’ya ulaşmak için çölü geçmeye çalışan Afrikalıların bilinmeyen hikâyesini anlatıyor. Filmde Agadezli Beşir ve yol arkadaşlarının, tekinsiz bir kamyonda günlerce süren zor yolculuğuna tanıklık ederken yolculuk öncesi hazırlıklarını, aileleriyle ilişkilerini, çetin doğa şartlarıyla, susuzlukla ve karşılaştıkları sorunlarla nasıl mücadele ettiklerini ve yaşadıkları duygusal değişimlerini görüyoruz. Yüreğe dokunan hayatları aktarırken konudan uzaklaşarak tekrara düştüğü için pek keyif almadan izlediğim bir yapım oldu Tenere.
Filmin Ödülleri:
2020 Manchester En İyi Görüntü
Mario Cruz
’un edebiyat çevrelerinde pek bilinmeyen bir "ucuz roman"ından uyarlanan El Principe/The Prince/Prens, en kısa anlatımıyla bir hapishane gay pornosu! Seçkiye nasıl ve neden girdiğini anlamak mümkün değil! 
70’lerin Şili’sinde akla gelmeyecek türden bir hapishanede geçen filmde sadece seks, seks ve bira daha seks var! Duygu mu? O yok işte, unutmuşlar maalesef!
Kendini aşırı yakışıklı zanneden (ama olmayan) genç adamın bir cinayet nedeniyle kendini bir hapishanenin koğuşunda, kendinden yaşça büyük bir adamın himayesinde ve yatağında bulmasını anlatan Şili-Arjantin-Belçika ortak yapımı filmin yönetmeni Sebastián Muñoz. Yönetmenin hayli cüretkâr ilk yönetmenlik denemesinin tek güzel yanı usta oyuncu Alfredo Castro’nun varlığı ki ona bile dayanmak çok zor! Gerisi porno ya da kibarca söylemek gerekirse "homoerotik hapishane draması"!
Filmin Ödülleri:
2019 Venedik Kuir Aslan
Şubat seçkisinin 12. ve son filmi, Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Birliği’ni içine alan bir siyasal entrika yumağını anlatan, "politik sinema üstadı" Costa-Gavras'ın yönettiği Fransa-Yunanistan ortak yapımı Ενήλικοι στην αίθουσα/Enílikoi Stin Aíthousa/Adults In The Room/Odadaki Yetişkinler idi...
Yunanistan’ın içinden geçtiği ekonomik krizin ardında yatanları aktaran filmin yönetmen tarafından geçekleştirilen kurgusunu çok yorucu ve filmin anlatım dilini (özellikle de finaldeki metaforik dans sahnesini) inandırıcılıktan uzak bulduğum; tabii bir de politik sinemayı pek sevmediğim için keyif alamadan izlediğim bir film oldu. Yine de yakın tarihle ilgili bilgileri izlemek ilginçti.
Çipras hükümeti döneminde Maliye Bakanı olarak görev yapan, kimileri tarafından istenmeyen adam ilan edilen, kimilerince de Avrupa Birliği’ne karşı bir direniş ikonuna dönüştürülen akademisyen Yanis Varoufakis’in anılarından uyarlanan, Avrupa Birliği’nde dönen dolapların bir kısmını anlatan film, izleyiciyi yakın dönem siyaseti üzerine pek çok tartışmaya dahil ediyor. Politik gerilim tonunu elden bırakmadan Yunanistan’ın başına gelenlerin ve sistemin analizine girişen; Christos Loulis, Alexandros Bourdoumis, Valeria Golino, Ulrich Tukur, Josiane Pinson ve Daan Schuurmans'ın oynadıkları filmin bana göre en (tek) güzel yanı, çok beğendiğim Alexandre Desplat tarafından bestelenen müzikleri...
Filmin Ödülleri:
2020 Lumiére Ödülleri (Fransa) En İyi Müzik

5 Şubat Cuma - Yaramaz Çocuk / Enfant Terrible

6 Şubat Cumartesi - Annem Savaşa Gidiyor / Erna i Krig / Erna at War

7 Şubat Pazar - Elmalar / Mila / Apples

12 Şubat Cuma - Relic

13 Şubat Cumartesi - Yuva / The Nest

14 Şubat Pazar - Gözyaşlarının Tuzu / Le Sel des Larmes / The Salt of Tears

19 Şubat Cuma - Alelade Bir Yuva / Nowhere Special

20 Şubat Cumartesi - Şarküteri / Delicatessen

21 Şubat Pazar - Sovyet Bahçesi / The Soviet Garden

26 Şubat Cuma - Tenere

27 Şubat Cumartesi - Prens / El Principe / The Prince

28 Şubat Pazar - Odadaki Yetişkinler / Adults in the Room

Yorum Gönder

Please Select Embedded Mode To Show The Comment System.*

Daha yeni Daha eski